7 Temmuz 2015 Salı

SENİ TOP GİBİ SEKTİRESİM VAR!

          Çocukluğumdan bu yana çok duyduğum bir laf vardır " yastık değiştirmekle kader değişmez"diye. Hiç anlam veremezdim yastıkla kader çok alakasız iki kelime gibi görünüyor. Sonra bir baktım ki hayatın kendisi çok alakasız bileşenlerden oluşuyor. Kendimi bir şey zannederdim. Meğerse o bileşen de küçücük bir böcek kadar alan kaplamıyorum. Önceleri bir alana sahip olayım bende buradayım demek için çok çırpındım ama gece insanların kulağında öten sivrisinek kadar duyulmadığımı fark ettim. Ben de önüme gelen her şeyi yazdım.

PİŞTT NE YAPIYORSUN OĞLUM ORADA?

       Her yazımda aşka vurgu yapmadan geçmiyorum ben. Çünkü geçemiyorum. Aslında benim bu bahtsızlığım çok küçük yaşlarda başladı. O zaman aşk meşk bilmiyoruz tabi. Oturduğumuz mahalleye yurt dışından misafirler gelmişti. On yaşında filanız belki o kadar bile yok. Bütün yazı memlekette geçirecekler tabi ama ciddi bir sorunumuz var hiç Türkçe bilmiyorlar. Öyle çabucak arkadaş olamadık. Ama ben hayatımda ilk defa içlerinden birini beğendiğimi fark ettim. O benim farkımda mı bilmiyorum tabi ama ben her fırsatta kendimi ona gösteriyorum. Uzaktan uzağa bakışıyoruz. Biz tabi dört beş kızız o zaman aynı bahçe içerisinde yaşıyoruz. evlerimiz yan yana bahçemiz ortak. Umarım bu yazıyı okumazlar hala görüşüyoruz çünkü. 

        Bu yakışıklı çocuk beni fark etmiş sanırım çünkü ne zaman bahçeye çıksam pencereden şarkılar söylüyor. Ben anlamıyorum tabi hangi dilde söylüyorsa ama çocukluk işte ben üzerime alınıyorum. Bu arada arkadaşlarımdan da sır gibi saklıyorum. Hani desem ki "çok tatlı çocuk" onlarında dikkatini çeker diye ödüm kopuyor. safları sıklaştırmamak lazım. O zaman bile sinsi biriymişim. Şimdi yazarken anladım bunu. Ne hoş geliyordu birinin bana şarkılar söylemesi. Çocuğuz ama ruhumuz okşanıyormuş valla. İnsan yedisinde ne ise yetmişin de de o olurmuş dedikleri o kişi benim sanırım. Günler böyle geçiyor tabi biz daha pencere  kuşu gibiyiz. Sokağa bile çıkmıyor. Bir gün yine bu bir şarkı tutturmuş bende ilk defa merak edip merdivene çıktım nereden söylüyor diye. Aman Tanrım gördüğüm şeye inanamadım. Banyo penceresiymiş meğerse orası. Yarı çıplak çıkmış oraya bizim balkona doğru şarkı söylüyor. Babam görse ona gazel okutur orada da. Kimse görmedi Allahtan. Ben çok utandım. Kardeşimizden başka yarı çıplak adam görmemişiz ki. Zaten gördüğüm tek şey o görüntüsüydü. Boyu posu nedir hiç bilmem arkadaşın. Nasıl aşksa benim ki. Hayaller bile kuruyorum büyüyeceğiz evlenip yurt dışına yerleşeceğiz. Boy boy çocuklarımız olacak. Korkmadan yanında olabileceğim. Babam görecek kaygısı olmadan. 

      Bir gün kızlarla toplandık kendimizce sohbet ediyoruz. Çocukça muhabbetler tabi. Sonra bir anda çocukluk filan kalmadı bir baktım ki herkesin ağzında bir aşk. Şaşırdım kaldım. İtiraf da edemiyoruz. Çok yakın aile dostlarının çocuklarıyız. İspiyoncuyuz birde. Hele ben asla bir şey atladığımı hatırlamıyorum. Ne var ne yok babamın avucuna yazıyorum.Gazeteci olacağım o günlerden belliymiş. 

      Muhabbet derinleşti gittikçe baktım ki bunların hepsi aşık olmuş. Enteresan olan hiçbiri aşkının adını bilmiyor. Ben de dahil. Orospular bari adını sorsaydınız. Sonra işin rengi çıktı tabi ortaya. Bu bizim yurt dışından gelme ithal piçimiz günün başka saatlerinde her birimize ayrı şarkılar söylüyormuş. Hayatımın ilk aşk yarasını almış bulunmaktaydım o saatlerde. Ben sadece sustum sanki bana hiç söylememiş biz hiç bakışmamışız gibi. Yaşım küçük ama gururluyum sanırım yada utangaç bilmiyorum. Şimdi sorsanız tam bir üç kağıtçıyım derim de o zamanlar için geçerli değil tabi bu. O kadar kızgınım ki hayatımda ilk diyebileceğim bir aşk hikayem olacaktı. Büyüdüğümde arkadaşlarımla paylaşacaktım. Nereden bileceksin bu erkek milletinin yaşı yok. Her yaşta aynı bu yavşaklar. Tecrübesizlik işte. Şimdi sorsalar ne destanlar yazarım ben bu erkekler hakkında. 


     Bazen oturup düşünüyorum da çocukken bu kadar fesatlık gelmiyordu aklıma. O banyonun penceresinde günde dört defa niye yarı çıplak şarkı söyler ki bir insan. Bize bakıp ne fanteziler geliştirdi acaba. Neye alet olduğumuzun bile farkında değiliz. Bedava seks yapabilmek için aşk denen yalanı insanlar uydurdu diyorlar ya vallahi doğruymuş. Körpecik kızlardık bir banyo penceresi önünde elin bebesini tatmin ettik resmen. Zaten bunu bir tek ben biliyorum arkadaşlarım hala bilmiyor. Onlar kendilerini kandırıldı zannediyorlar ama salaklardan biri de benim. Aman aramızda kalsın. 


SEKTİRSEM Mİ SEKTİRMESEM Mİ? 

          Aşk hikayem böyle başlayınca böyle de devam etti. Her şarkıyı bana söylendi zannediyorum hala. Ama sonra başka kim üstüne alındı ki diye düşünüp geri çekiliyorum. Zincirleme kaza gibi bir hayatın içinde buldum kendimi. İlerleyen yaşlarda kime aşık olduysam hep başkasına kaptırmışımdır. Bilinç altı benim ki galiba. Yaklaşsam ne olacak ki nasılsa kaltağın biri gelip götürecek. Hemcinslerimden yediğim kazığı bir erkekten yememişimdir. Yediysem de bu kadar canımı acıtmamıştır. Sanmayın ki benim gibi kızları kandırmak çok  zor bunlar çok tecrübeli. Aslında potansiyel salak benim gibi tecrübelilerdir. Bizim Salaklığımızın sınırları yok. Sınır tanımayan kadınlar olarak zaaflarımıza yenik düşmek ne kadar kötü bir durum. Bazen nüfusa gidip " beni silin kütükten" demek istiyorum. Adım sanım olsun istemiyorum. Bazen de " aman boşver sen mi kurtaracaksın dünyayı diyorum" ama nafile nasıl bir beyin var bende bilmiyorum. Kazık yedikçe kendini yeniliyor ve bundan bağımsız yapıyor. Eee ne demişler " aç koyma hırsız edersiz,çok söyleme arsız edersin". Şimdi ben o arsızlıkta zirve yaptım. Tek başıma bir iktidar kurdum koltuğumu vermemek için direniyorum. O yüzden geçmişte yaşadıklarımı top gibi yuvarlayıp sektiresim var. Beni üzen herkes sektirsin gitsin diye bağırıyorum. Duydunuz mu? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder